14 Mayıs 2010 Cuma

Mehmet Ali Tuğtan

Bilgi Üniversitesi'nde en öğrencil hocalarının başında gelir Mehmet Ali Tuğtan. Okuldan mezun olacağım son dönemde IR102 dersini, ondan aldığım için çok mutluyum. Var mıdır ondan ders alıpta sıkılan? Dersi çok zevklidir sadece okul öğrencilerinin değil sokaktaki herkesin dinlemesi gereken derstir, verdiği ders. Derste belgesel seyredilir. Mehmet Ali Tuğtan'ın DVDyi tam zamanında pause edip yaptığı yorumlar not alınmalıdır. Sürpriz 2 quiz ve final yapacağını açıklamıştı sene başında. Ama 2. quizin sürprizi kaçtı Pazar günü ek derste yapacağını açıkladı bile.  İlkinden 75 aldım. Dersi Türkçe yapan sevgili Tuğtan, sınavda ingilizce yazmamızı beklemektedir. Sınavda anlamını bilmediğiniz bir kelimeyi türkçe yazmanız gibi bi imkan tanır. Normalde habersiz yapılan iki quizide kaçırma şansınız vardır. Sonradan ikisininde telafisine girebilirsiniz. Neden quize gelmedin bile demez, başarılar diler. Ama kazık olurmuş bu yaptığı telafi quizleri. Bide finalde quiz kaçıranlar için bonus soru varmış.
Öğrencilere “hanımlar beyler” yada “arkadaşlar” diyerekten hitap eder. “Velhasıl” kelimesini sık kullanır. Anlatımı akıcı ve esprilidir. Ders konusuna gayet hakimdir, kendinden emindir.
Kendisi sıkı bir Atatürkçüdür.  Derslerinde Atatürkçülügünden dem vurmasada onu “Hakkimiyeti-Milliye” gazetesinden takip edenler ne demek istediğimi anlarlar. Savaş Ekipmanları ve Teknolojileri hakkında uzmandır. Örneğin; II.Dünya Savaşında Nazi Almanyası'nın kaç tane tankı olduğunu, hangi uçaktan kaç adet üretildiğini, bu uçakların yıkım güçlerinin ne olduğunu, hatta ve hatta bu uçakların km’de ne kadar yakıt yaktığı bilgisini sizinle paylaşır. Kendisine savaş tutkunu desek yanlış olmaz. II.Dünya savaşını Hitler’le birlikte yaşamışcasına anlatır. Bir "III. Dünya savaşı çıkarsa şayet" ağzından dinlenesi bir hocadır. Yalnız işi zor modern-silahlar çok çeşitli ve çok komplike hale geldi en azından II. Dünya savaşından bu yana çok değişti.  Savaş tutkunluğu bunlada kalmaz. Dolapderedeki D-506 odasına ziyarete  gidenler onu strategy-warfare oynarken yakalayabilirler.
Üniversite hayatım boyunca zevk aldığım tek ders diyebilirim. Dersle ilgili ilgisiz sorularınıza ders içinde yada aralarda sıkılmadan, samimiyetle cevap verir. Sizi aydınlatır. Bu arada siz sorunuzu bitirdiğiniz anda anlatmaya başlar, sanki bi kelime söyleseniz onla ilgili 15 dakka konuşcakmış gibi bi hali vardır. Felaket genel kültürü olduğu yüzünden anlaşılıyor. Kuştepe kampüsündeki KS1 sınıfında oturduğu yer bellidir. Başkasını oturtmaz yerine. Oradan kumanda DVDyi direk görür. Projeksiyon perdesinede tam ortadan bakar. Bu sene tüm IR102 derslerinde tam arkasında oturdum. Oturduğu yerden bişeyler anlatırken arkasına döndüğünde çok kez göz göze geldik. Hoca, kahveyi çok sever. Sütsüz, sade içer. Her ders öncesi ve aralarda bi bardak kahve alır gelir mutlaka.
Derse başlamadan, sınıfı düzene sokmak için Tuğtan der ki:
Ayaktakiler otursun,
Oturanlar sussun,
Susanlar konuşmasın.


Mehmet Ali Tuğtan bi derste demiş ki:
Tabi şimdi burada bahsettiğim cumhuriyet ile bizim cumhuriyetimiz arasında fark var. Burada her kesimden insan başa geçebiliyor
misal:
Süleyman Demirel neydi?
çoban.
Bülent Ecevit neydi?
Burslu olarak gazetecilik okuyan bir öğrenci.
tayyip erdoğan neydi?
Forvet. 
(alıntı:eksisozluk)
Bu arada:
Katkılarından dolayı Yaşar kankama, fotoğraf için Mehmet Ali Tuğtan hocama teşekkür ederim.

Hiç yorum yok: