20 Mayıs 2010 Perşembe

Kınalıada



18 Mayıs, yani dün babam, adil, ben Kınalıada'ya gittik. Adil'in eniştesinin bakkalı var orda. Annesi, ablası ve yeğeni ordaydı zaten. Ada sezonunuda böylece açmış olduk. Hava sıcak değildi soğukta değildi. Adayı turladık, bişeyler yedik, dükkandaki ürünlerin dizilmesine yardımcı olduk, bisikletle gezdik. Güzel geçti akşamda 19:10 vapuruyla geri döndük. Giderken vapurda baya arap turist vardı bu arada. Bu arada vapurda gezici çay satıcılarından birisinin arap turistin birisine gözümüzün önünde çayı 2katına yerleştirdiğine şahit olduk.
Kınalıada'ya kısaca Kınalı denir. Toprağının rengi kına rengi olduğundan böyle söylenirmiş. Prens adaları arasında büyüklük anlamında 4. olanıdır. Adalardan İstanbul'a en yakın olanıdır. Ada vapurlarının Kabataştan kalkıp Kadıköy'e uğradıktan sonra ilk durak yeridir. 50 dakika içinde şehir hayatından kurtulabilirsiniz. Tepesinde duran ve kirpi görünümü veren vericileri ile kolayca ayırt edilir. Heralde bu antenler sayesinde telefon ve televizyon ların en iyi çektiği adadır. Diğer adalar gibi hafta sonları insan işgaline uğrasa da hafta içi sakin bir hayat isteyenler için idealdir. Motorlu araçların yasak olduğu, fayton bulunmayan tek adadır. Dolayısıyla hava ve gürültü kirliliği yoktur. Sosyal hayattan uzak, temiz hava arayanlar için ideal yerdir. Büyükada'dan daha az popüler olan Kınalı, daha nezih, sakin ve sevimli bi adadır. Mangal yapmanın yasak olduğu ve iskele çıkışında elinizdeki mangalın adadan ayrılıncaya kadar polis tarafından el konulduğu adadır. Ama adadaki marketlerden pratik yada klasik mangal temin edilebilir. Mangal için Heybeliada yada Büyükada tercih edilmelidir. Ermenilerin, rumların ve türklerin bi arada yaşadığı bi adadır. Adanın dini yapıları; Kirkor Lusarovic Ermeni Kilisesi, Panagia ve Khristos Manastırı ile değişik bir mimarisi olan Kınalı Camiidir. 
Diğer Prens adaları gibi eskiden sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Malazgirt'te yenik düşen Romen Diyojen gözleri kör edildikten sonra buraya sürülmüş. Yürüyüş yolu olarak parkur hemen hemen 5 kilometredir. Tempolu bi yürüyüşle ada turu bir saatte tamamlanabilir. Dik yokuşları vardır. Neredeyse tüm sahil plaj şeklindedir. İskelenin hemen yanından insanlarin denize girdikleri adadır. Kalacak yer olmaması şaşırtıcı ve ayıptır. Ayrıca hiç bir banka yada bankamatik yoktur bu adada. 
Kısaca:
Gezilip, görülesi ve hatta yaşanılası yerdir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

hayat olmayan bir ada